Bir sene ilkin Kahramanmaraş`ta gerçekleşen ve 11 ilde yıkıcı etkide bulunan iki büyük depremde mobil şebekeler niçin çöktü? Afet durumlarında iletişimin devamı için neler yapılabilir?
Deprem sonrası vaziyet ve alınan aksiyonlar
Öncelikle 6 Şubat depremlerinin gerçekleştiği andan itibaren depremi takip eden zaman süresince mobil şebekelerde gerçekleşenler ve alınan aksiyonlara göz atalım.
Depremden etkilenen bölgelerde 3 operatöre ilişik toplamda 8900 tane baz istasyonu bulunmaktaydı. Depremin arkasından 8900 istasyonun 2451’i ağır hasar alarak servis dışı hale geldi. Ağır hasar alan istasyonların dışında depremin derhal arkasından gerçekleşen enerji kesintisi nedeniyle sağlam kalan baz istasyonlarından enerji yedeklemesi (üreteç ve aküye haiz olmayan istasyonlar) bulunmayan istasyonlar ondan sonra ise akü ve jeneratörlü sahalarda akülerin boşalması ve akaryakıtın bitmesinin arkasından servis kesildi. Enerji sürekliliği sağlanabilen istasyonlar ise servis sunmaya devam etti. Enerji sağlanaması nedeniyle servis dışı kalan baz istasyonlarının yeniden servise verilebilmesi amacıyla 3485 tane üreteç operatörler tarafınca bölgeye sevk edildi.
Yıkılan ve ağır hasar bulan baz istasyonlarını ikame edebilmek ve ek kapasite sağlamak amacıyla 190 tane COW (mobil baz istasyonu) ve Türk Telekom’un backhaul, durağan ses erişimi sunan 26 tane Acil İletişim Aracı zelzele bölgesine gönderildi. Tüm operatörler, Ulak Haberleşme A.Ş ve Kuzey Kıbrıs Turkcell bölgeye 300’ün üstünde COW gönderdi bu COW’lar MORAN olarak çalıştırılarak bütün operatörlere servis vermesi sağlandı. Depremi takip eden 5’inci günde meydana getirilen onarımlar ve kurulan yeni sahalarla mobil şebeke canlılık oranları %90’ın üstüne çıktı.
Sebepler ve sonuçlar
Deprem hemen sonra gerçekleşenler ve yapılanların özetlemek gerekirse üstünden geçtik. Şimdi ise sebep ve sonuçlara birazcık göz atalım.
Depremde mobil şebekeler niçin kesintiye uğradı, niçin haberleşemedik?
Öncelikle mobil şebekeler zelzele ve ağır afet şartlarında kesintisiz servis taktim etmek amacıyla geliştirilmemiştir. Bu sebeple mobil şebekelerin tasarımında, baz istasyonlarının yerleşiminde öncelik sunulan servis kalitesi ve verimliliktir. Baz istasyonları hepimizin bilmiş olduğu şeklinde elektrik ile çalışmaktadır. Elektriğin kesilmesi halinde ise baz istasyonu yedek güç kaynakları yoksa servis sunamamakta kısaca kapanmaktadır. Baz istasyonlarının derhal tüm bunlar akü ünitesine haizdir sadece bu aküler baz istasyonunun donanımı, akü setlerinin sayısı ve esenlik durumuna gore yaklaşık 2 saat ile 8 saat içinde baz istasyonunu servis sunabilir biçimde tutabilmekte, bu zaman dolup aküler boşaldığında ise baz istayonu kapanarak servis dışı kalmaktadır.
Bazı istasyonlarda ise akünün dışında üreteç de bulunmaktadır. Jeneratörlerde içlerindeki fuel oil tükendiğinde baz istasyonuna enerji sağlayamayarak istasyonun servis dışı kalmasına yol açmaktadır. Ayrıca jeneratörlerin bütün istasyonlara eklenmesi de operasyonel imkanlar dahilinde olası değildir. Örneğin alan sıkıntısı, emniyet ve maliyet etkenleri sayılabilmektedir. Ayrıca depremde de görülmüştür ki, jeneratörlere devamlı fuel oil tedariği gerekmekte ve depremin etkilediği bölgelerde laf mevzusu operasyon ile vazifeli olacak personelin bulunabilmesi, Bu işe daha öncesinden atanmış olanların bölgede yaşıyor olması ve depremden direkt etkilenmiş olması da nedenlerden biridir.
Ek olarak bu işle vazifeli takımlar bulunsa dahi fuel oil temininin zorluğu ve yolların kapalı yada yıpranmış biçimde olmasından meydana gelen ulaştırma sıkıntısı da 6 Şubat depremlerinde yaşanmış olan zorluklardan olmuştur. Toparlamak gerekirse depremde yaşanmış olan erişim kesintisinin temel nedeni enerji kesintisi olmuştur. Eğer enerji kısa zaman içinde yine sağlanabilseydi, ayakta kalan istasyonlar en azından temel ölçüde iletişimi sağlayabilecekti.
Binaların çatılarında bulunan baz istasyonları depremde geniş çaplı erişim kesintisine sebep oldu mu?
Depremin peşinden medyada ve toplumsal platformlarda en oldukca dillendirilen iddialardan birisi baz istasyonlarının bina çatılarında bulunduğu, binaların yıkılmasıyla baz istasyonlarının da yıkıldığı bu durumun erişim kesintisinin nedeni olduğu, şayet baz istasyonları şehrin muayyen ve ıssız bölgelerinde direkler üstünde bulunsaydı erişim kesintisi yaşanmayacağıydı.
Maalesef uzun bir cümleye sığdırabildiğimiz bu iddia gerçeklere dayanmıyor. Öncelikle yukarıdaki verileri hatırlayalım, üç operatöre ilişkin toplam 8900 baz istasyonunun 2451 tanesi servis veremeyecek derecede hasar gördü. Yani bunların tamamının yıkılan binaların çatısında yer aldığını varsayarsak bile yıkılan binaların çatısında yer alıp servis dışı kalan istasyon oranı %28`de kalıyor, bununla beraber ağır hasar alan 2451 istasyonun da en az %25’i depremi izleyen günlerde onarılarak yine servise sunuldu, bunu göz önünde bulundurursak yıkılan binaların sebep olabileceği erişim kesintisinin sadece yöresel olarak kısıtlı halde kapsama ve kapasite zaafiyetine yol açabileceğini sadece genel çaplı erişim kesintisinin nedeni olmayacağını anlatım edebiliriz.
Şehirleri bulan hakim tepelere her türlü enerji yedekliliği sağlanmış, yüksek donanımlı baz istasyonları kurulursa zelzele anında yazışma sorunsuzca sürdürülebilir mi?
Maalesef hayır. Bunun nedeni mobil hızla gelişen değişen teknolojinin yapısından kaynaklanıyor. Mobil şebekeler her bir baz istasyonunun sınırı olan bir kapsama ve kapasiteye haiz olduğu bir yapıya sahiptir, hakim tepelere kurulacak baz istasyonlarının bütün kent üstünde kapsama sağlaması olası değildir. Mobil şebeke ne kadar arayla baz istasyonu barındırıyorsa o denli sıhhatli çalışır bundan dolayı kent merkezlerinde, binaların çatılarında, direklerde baz istasyonlarının bulunması kaçınılmaz bir gerçektir. Konunun başlangıcında belirttiğimiz şeklinde mobil şebekeler afet durumları önceliklendirilecek tasarlanmamış bir teknolojdir, telsiz ve FM Radyo şeklinde acele durumlarda efektif çalışmaya hayli elverişli değildir.
Cep telefonları afet hallerinde uydu üstünden haberleşebilir mi?
Mobil şebeke iletişimi çift yönlü meydana getirilen bir iletişimdir. Ancak mesela FM radyo yayını tek yönlü bir iletişimdir. Daha şu demek oluyor ki kontakt ifadesi yerine gösterim ifadesi kullanılmalıdır çünkü bildiri tek yönlüdür. Mevcut teknolojide cep telefonları aslına bakarsak uydular ile rabıta halindedirler. Bunlar GPS uydularından oluşmakta, GPS uyduları telefonlarımıza bildiri gönderebilirken cep telefonlarımız uydulara veri iletememektedir. Yakın zamanda rahat metinleri içeren iletişimler için uydu tabanlı teknolojiler geliştiriliyor olsa da bereketli ve temel düzeyde uydu üstünden kontakt şuan cep telefonları ile sağlanamamakta ve yakın bir gelecekte de olası gözükmemektedir.
Konserlerde, maçlarda operatörler oldukça sayıda COW gönderiyor, niçin zelzele bölgesine hepsi gönderilmedi?
Ülkemizdeki operatörler Ulak`ı hariç tutarsak 3 ayrı RAN üreticisi ile çalışıyor. Ericsson, Huawei ve Nokia. Operatörler şebekelerini tasarlarken ülkemizi de yerlere ayırarak bu bölgelerde değişik üreticilerin donanımlarını kullanmaktadırlar. Depremin müessir olduğu illerde 3 operatörün de tercih etmiş olduğu donanım üreticisi Huawei’dir. COW’lar da üzerlerinde kurulu donanımın üreticisine bakılırsa ayrılmaktadır. COW’lar ile kurulu şebekenin bereketli ve ahenkli çalışabilmesi için üreticilerinin aynı olması gerekmekte çünkü mesela İstanbul’da etkinlik yayınlayan Ericsson donanımlı bir COW’u zelzele bölgesine göndermek her ne kadar temel ölçüde çalıştırılabilir olsa da uyumsuzluk problemleri ortaya çıkartarak zelzele bölgesindeki operasyonu amaçlanın aksine sekteye uğratabilir çünkü ahenksiz olan COW’ları mecburiyet hali olmadıkça göndermek mantıklı değildir. Ancak bu aşamada ülkemizdeki envanterdeki COW sayısının bu şekilde afetler gözetilerek artırılması, mevcutların sayılarının yeterliliği münakaşaya açılabilir bir meseledir.
artışma ve öneriler
Ulusal Roaming
Depremin derhal peşinden operatörlerin ve karar alıcı otoritelerin de kendi aralarında görüşme ettikleri bir ihtimal de en oldukça tartışılabilecek teklif afet hallerinde milli roaming’in etken edilmesi önerisidir. O devre müzakerelerden çıkan netice milli roaming’in yararlı sadece riskli olduğu yönündeydi çünkü milli roaming etken edilmezken COW’lar içinde roaming benzeri biçimde MORAN etken edildi.
Ulusal roaming’deki ana risk, milli roaming etken iken üç operatörün herhangi birisinde Core şebekenin çökmesi yada servis dışı kalması halinde öteki iki şebekenin de serviş dışı duracak olması riskidir. Ukrayna’da Rus işgali başladığında Ukrayna’da etkinlik yayınlayan operatörlerden birisi olan Lifecell otoritelere Ulusal Roaming önerisinde bulunmuş önerinin onaylanmasıyla birlikte Ulusal Roaming etken edilmiştir. Ukrayna’daki öteki operatör olan Vodafone ve Kyivstar’ın işgal edilen çatışma sahalarında eleştiri altyapıları kısmen vurulmasına karşın şebekelerin bütünüyle servis dışı kaldığına dair uluslarası basına düşmüş bir haber yada raporlama bulunmamaktadır.
Voice Over Üzerinden Acil Durum Çağrıları Protokolünün Oluşturulması
Deprem anında çokça dile getirilen zelzele anında olası olduğunca sesli davet yapmaktan kaçınılması gerektiği yönündeki telkinleri hepimiz hatırlar. Bunun temel nedeni sesli görüşmelerin Voice Over teknolojileri (VoLTE, VoWIFI, VoIP) olmaksızın anahtarlamalı şebeke üstünden çalışıyor olmasıdır. Anahtarlamalı şebekenin aynı anda muayyen sayıda davet gerçekleştirebilme kapasitesi vardır. Çağrıların anahtarlamalı şebeke kullanan 3G ve 2G üstünden yapılması şebekenin davet kapasitesini işgal etmektedir.
Buna çözüm olarak VoLTE ve VoWIFI teknolojileri kullanılıyor, operatörler maalesef destekleyen bütün cihazlara VoLTE ve VoWIFI desteği vermese de aktüel pek oldukça telefonda etken biçimde kullanılıyor. Ancak Voice Over (VoIP hariç) teknolojileri acele konum çağrılarını (112) desteklememektedir. Bu duruma neden olan teknik imkansızlık bulunmasa da standartları belirleyici internasyonal otoritelerin hemen hemen bu mevzuda bir standart belirlememiş olması bu eksikliğe yol açmaktadır.
Sözlük
Acil İletişim Aracı: Zorlu bölgelerde etkinlik imlemek suretiyle uydu yedekliliğine sahip, şebekeye ek kapasite, yedeklilik, durağan ses, WIFI desteği sunabilen araçlardır.
Canlılık: Şebekenin servis sunabilirlik durumunu anlatım eder.
Core: Mobil şebekelerin, arama, web erişimi, SMS şeklinde esas kontakt işlevlerinin gerçekleştirildiği kısmıdır, sahada baz istasyonlarında değil santrallerde bulunur.
COW (Cell on Wheels): Mobil baz istasyonu, minibüs yada çekili romörk üstüne kurulmuş, taşınabilen mobilize baz istasyonlarıdır.
MOCN (Multi Operator Core Network): Birden fazla operatörün aynı Core şebeke üstünden çalışabilmesidir.
MORAN (Multi Operator Radio Access Network): Farklı operatörlere ilişkin mobil şebekelerin ortak biçimde çalışmasını elde eden teknoloji
RAN (Radio Access Network): Mobil şebekelerin baz istasyonlarından oluşan kısmını anlatım eder.
Roaming: Mobil hatların değişik şebekeler üstünden çalışabilmesidir.
Kaynak: Donanım Haber
Capslock TV Teknoloji Haberleri - En Güncel Teknoloji Gelişmeleri ve İncelemeleri sitesinden daha fazla şey keşfedin
Subscribe to get the latest posts sent to your email.